Gazetemiz müellifi Zülal Kalkandelen’in at yarışçıları ile iki yıldır süren davasının birinci duruşması dün yapıldı. Kalkandelen, 2020 yılında at yarışı kesimine dair yazdığı yazıdan sonra kendisine toplumsal medyada hakaret edenler hakkında hata duyurusunda bulunmuş ve kamu davası açılmıştı.
Kalkandelen’in avukatı Sıla Gürkan ile katıldığı duruşmaya sanıklar katılmadığı için zorla getirme müzekkeresi ile celbine, duruşmanın 26 Ocak 2023 tarihine bırakılmasına karar verildi.
Kalkandelen, dava hakkında şunları lisana getirdi:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, ‘mağdurun, ötekileştirilenin, güçsüzün, yoksulun’ ve ‘sesini duyuramayanların’ sesi olmayı, gazeteciliğin temel vazifeleri ortasında sayar.
Bu doğrultuda, reaksiyonlarını ve itirazlarını kendi lisanlarında, vücut lisanlarıyla ortaya koysalar da, insanların konuştuğu lisan ile sesini duyuramayan insan dışı hayvanların da medyadaki haberler aracılığıyla takviye alması gerekmektedir. Bu nedenle medyada bu konuya nazaran davranılması, hayvan haklarının daha geniş kısımlara yansıtılması için büyük değer taşımaktadır.
At yarışı, bahisçilerin ‘dört ayaklı darphane’ dedikleri atlar için sonu mevtle bitebilen, atlara insanların kumar ve sürat tutkusu yüzünden çeşitli eziyetlerin yapıldığı, yarışmak istemeyen atlara zulmedildiği, kamçılanarak koşturulduğu, pistlerde sakatlanan atların iğne ile öldürüldüğü şiddet dolu bir daldır. Herkesin para kazandığı at yarışlarında tek kaybeden, bunun bedelini vücudu ve canıyla ödeyen atlardır. Her yıl yüzlerce at yarışı pistlerinde, haralarda ve hipodromlarda, birileri para kazansın, birileri de heyecan yaşasın diye can veriyor.
Medyada görmezden gelinen bu sömürüyü ortaya çıkarmak, hayvan özgürlüğünü savunan bir gazeteci ve müellif olarak benim sorumluluğumdur.
Bu niyetten hareketle, at yarışına dair müşahedelerimi yerinde yaparak kaleme aldığım ‘At Yarışının Gerisindeki Sistematik Zulüm’ başlıklı yazım 2 Haziran 2020’de Cumhuriyet gazetesinde yayınlandıktan sonra, toplumsal medyada şahsıma yönelik olarak günlerce, son derece nahoş hakaretler ve küfürler edilmiş, tehditler yöneltilmiş, meslek etiğime atakta bulunulmuş ve onurumu zedeleyici cinsiyetçi paylaşımlar ruhsal şiddet düzeyine varmıştır.
Bu olay nedeniyle savcılığa iki yıl evvel toplu kabahat duyurusunda bulundum. Teslim ettiğim belgede şikayete husus olan birçok paylaşım vardı lakin burada ismi geçen kimi sanıklara kamu davası açıldığını öğrendim. Paylaşımları yapanlardan bir gazeteci olarak mesleğimi yaptığım için uğradığım taciz ve hakaretler nedeniyle şikayetçiyim. Bu dava aracılığıyla da topluma hayvan yarıştırmanın, dövüştürmenin yahut güreştirmenin zulüm olduğunu duyurmayı misyon bilirim.”