Edebiyat kuramı, nükleer fizik kadar anlaşılmaz bir şey midir? Sadece edebiyat metinlerini içeren ve sadece onlara uygulanabilen bir edebiyat kuramından söz etmek mümkün müdür?
Eagleton, edebiyat çalışmalarının neden nükleer fizikten farklı olduğunu, edebiyatın herkese ulaşabilecek sıradan bir dile sahip oluşuyla açıklıyor; işçi, avukat, antropolog, öğrenci, yani hemen herkes edebiyatı okuyabilir, anlayabilir ve edebiyattan zevk alabilir. Ama bu, demokratik bir yaklaşımı benimseyen, belirli bir tarihsel dönemde ortaya çıkmış belirli bir edebiyat kuramının tezidir.
Eagleton, Edebiyat Kuramı’nda temel olarak, kendinden menkul edebiyat kuramı diye bir şeyin olmadığını ve olamayacağını; bu kuramın, kimi insani bilim alanlarından çıkıp onlarla sürekli flört halinde hayatına devam ettiğini söylüyor.
“Edebiyat nedir”
Yazar, “Edebiyat nedir?” gibi temel ama cevaplandırması da bir o kadar zor bir soruyla yola çıkıyor. Bu soru ve çevresinde konumlanan kurmaca, hayal gücü, edebi dil, edebi aygıt gibi kavramlara dair sorulara, Marksist ve tarihsel bir yaklaşımla, kimi zaman çok sevimli ve hınzırca denebilecek örneklerle cevaplar arıyor.
Sayfa: 272
Politik ve tarihsel eleştiri
Kitabın ilerleyen bölümlerinde fenomenoloji, yorumbilgisi, alımlama kuramı, yapısalcılık, göstergebilim, postyapısalcılık ve psikanaliz duraklarına uğrayarak, bunları salt tarif etmekle yetinmeyip her biri için politik, tarihsel, eleştirel bağlama oturan çarpıcı tartışmalar yapıyor.